Kuantuam Kütleçekim (t < 10-45 s: Büyük Patlama)
Evren, sonsuz bir enerji yoğunluğundaki tek bir noktadan başlayarak hızla
genişllemeye başlıyor.
t = 10-43 s, 1032K (1019
GeV, 10-34m):
Kütleçekim "donuyor" Başlangıçta tüm madde
parçacıklarıyla kuvvet taşıyıcı parçacıklar, bir termal denge içindeler (aynı
oranda oluşup yok oluyorlar). Bu parçacıklar, (yani madde) fotonlarla (yani
ışınımla) bir arada, ayrışmamış aynı "çorba" içinde bulunuyorlar.
Bir "faz
geçişi" sonucu, kütleçekim, elektromanyetik, zayıf ve şiddetli çekirdek
kuvvetlerinden ayrılarak, bağımsız bir kuvvet olarak "donuyor". Öteki üç kuvvet,
kuark ve leptonlar üzerindeki etkileri bakımından birbirlerinden farksız.
Kütleçekiminin ayrılması, temel kuvvetler arasındaki ilk simetri bozulmasıdır.
Büyük Birleşme (t = 10-35 s, 1027 K (1016 GeV, 10-32m))
"Şişme" durdu; genişleme sürüyor. Büyük birleşme kırılıyor. Şiddetli çekirdek kuvvetiyle, elektrozayıfkuvvetin etkileri ortaya çıkıyor.
Evren’in genişliği her 10-34 saniyede bir katlanıyor. Şişme 10-32 s sonunda duruyor. Evren 1050 kat genişledi. Evren’in çapı, yaklaşık on milyon ışık yılına çıkıyor. Evren’in görünebilen bölümüyse üç m kadar. Bu, Evren’in iki ucunun, ışığın kendilerine yetişmesinden önce neden aynı sıcaklıkta olmalarını açıklıyor. Şişme, Evren’i düzleştiriyor.
t = 10-32s fiiddetli kuvvet ayrılıyor
Yeni bir
faz geçişiyle, şiddetli çekirdek kuvveti de bağımsızlaşıyor. Madde ve karşı
madde arasında, madde lehinde milyarda bir oranında fazlalık oluşuyor. Sıcaklık,
hala kuarkların birleşmesine izin vermeyecek kadar yüksektir. Temel parçacıklar,
bir kuark gluon plazması halinde bulunuyorlar.
Elektrozayıf Dönem (t = 10-10 s, 1015 K (100 GeV. 10-18m))
Elektromanyetik ve zayıf çekirdek kuvvetleri başlangıçtaki birleşik kuvvetten ayrılıyorlar.
Evren hızla genişlemeye devam ediyor. Sıcaklık, “termodinamik” kuralları
uyarınca düzenli biçimde azalıyor. Sonunda zayıf çekirdek kuvveti de "donarak"
bağımsız biçimde etkinleşen bir kuvvet haline geliyor.
Doğanın dört temel kuvveti de hareketlerinde bağımsız hale gelmiş oluyorlar.
Kuarklarla, antikuarklar
birbirlerini yokederken geriye küçük oranda bir
madde fazlası kalıyor. Elektrozayıf kuvveti taşıyan parçacıklar olan W ve Z
bozonları bozunuyor.
Bu süreç içinde sıcaklık, kara cisim ışınımından kaynaklanan fotonların bir
madde-karşı madde çifti
yaratacak enerjiyi yitirdiği noktaya kadar düşüyor.
Sonunda Evren’in sıcaklığı bu kritik noktanın altına düştüğünde, başlangıçta
ortaya çıkmış olan büyük kütleli kararsız parçacıklar yok oluyor.
Proton ve Nötronlar ( t = 10-4 s, 1013 K (1GeV, 10-16m): )
Kuarklar birleşip proton ve nötron oluşturuyorlar
Evren’in gözleyabildiğimiz kısmı Güneş Sistemimizi boyutlarına kadar büyümüş
durumdadır. Sıcaklık azaldıkça kuarklarla antikuarkların birbirlerini yok etmesi
süresi sona eriyor. Arta kalan kuarklar proton ve nötronları oluşturuyorlar. t =
1s, 1010 K (1MeV, 10-15m) nötrinolar ayrılıyorlar.
Elektrik yüksüz parçacıklar olan nötrinolar etkisiz hale geliyorlar. Elektron
ve pozitronlar birbirlerini
yok ediyor ve yeniden oluşmuyorlar. Ancak
fazladan bir miktar elektron kalıyor.
Protonlar, daha ağır olan
nötronlara göre çok daha kararlı parçacıklar. Bu nedenle aralarındaki denge
sürekli olarak proton lehine gelişiyor. Bu iki parçacık arasında, 50:50 olan
oran bu evrede 25:75 durumuna geliyor.
Çekirdeklerin Oluşumu ( t = 3 dakika, 109 K (0.1) MeV, 1012m) )
Proton ve nötronlar birleşip helyum çekirdeklerini oluşturuyorlarArtık sıcaklık, çekirdeklerin oluşmasına izin verecek kadar düşüktür. Evren’deki koşullar, günümüzde
yıldızların merkezlerindeki, ya da
termonükleer bombaların patlama koşullarını andırıyor. Döteryum (ağır hidrojen),
helyum ve lityum gibi görece ağırr çekirdekler, varolan nötronları yakalıyorlar.
Artakalan nötronlar da yaklaşık 1000 saniye içinde bozunuyorlar. Nötron-proton
oranı 13:87’ye iniyor.
Evren’in yapısı büyük ölçüde tamamlanmış oluyor.
Temel olarak protonlardan (% 75) ve helyum
çekirdeklerinden oluşuyor.
Sıcaklık, hala atomların oluşmasına izin vermiyor. Elektronlar,
serbest
parçacıklardan oluşan bir gaz durumundadır.
Atomlar ve Işık ( t = 300 000 yıl, 3000 K (0.5 eV, 10-10 m):)
Evren şeffaflaşıp, ışıkla doluyor.
Eksi elektrik yüklü elektronlar, artı yüklü proton taşıyan çekirdeklere
bağlanmaya başlıyorlar. Sonunda hafif element diye adlandırılan hidrojen, helyum
ve lityum atomları oluşuyor. Işınım, artık atomları parçalayabilecek enerjiden
yoksun.
Evren “çorba”sında eskiden serbestçe dolaşan elektronlar, atomlara
bağlandıkları için, sürekli bunlara çarpıp saçılan fotonlar, artık serbestçe yol
alabiliyorlar.
Böylece evren şeffaf hale geliyor. Bunun sonucu ışınım yerine madde yoğunluğu
başat hale geliyor. Gökbilim, (ancak ışığı görebildiği için) Evren’in oluşum
tarihinde ancak bu noktaya kadar geri gidebiliyor.
Gökada Oluşumu (t = 109 yıl, 18 K :)
Gökadalar ortaya çıkmaya başlıyor.
Kütle yoğunluğunda küçük ölçekli yerel oynamalar, yıldız ve gökada oluşumu
için tohum işlevi görüyor. Önceleri, belli belirsiz yoğunluk dalgalanmaları
olarak ortaya çıkan farklar, şişme süreciyle hızla boyut kazanıyorlar. Yine de
mekanizma hala tam olarak bilinmiyor. Çekirdek sentezi, yani karbondan başlayıp
demire kadar olan ağır çekirdeklerin oluşması süreci, termonükleer tepkimelerle,
yıldızların içinde başlıyor.
Bu süreç uzun sürüyor; bazı elementler, milyonlarca hatta milyarlarca yılda
oluşuyor. Yıldızların çöküşü ve süpernova patlamaları sırasında anlık süreçlerde
daha da ağır elementler sentezleniyor.
Bugün (t = 15 X 109 yıl, 3K : insanlar)
İnsan, nereden geldiğini merak etmeye başlıyor.Kimyasal süreçler, bağımsız atomları bir araya getirerek moleküllerin oluşmasını sağlıyor. Elektronların bir arada tuttuğu bu yapılar, giderek daha da büyüyerek, organik molekül dediğimiz daha karmaşık yapılara dönüşüyor.
Sonunda bu organik moleküller, dış etkenlerin de yardımıyla kendilerini
kopyalamanın yolunu öğreniyorlar. Yıldız tozları ve karmaşık şifreler (DNA),
yaşamı sentezliyor.
Dört milyar yıl süren uzun bir evrim sonunda, rastlantıların yadsınamayacak
katkılarıyla Dünya’ya egemen olan insan, çevresindeki evreni incelemeye
başlıyor.
Kaynak: Bilim ve Teknik Dergisi Tübitak 377 sayısının ekidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder