4.08.2010

Paralel Evrenler

Birçoklarımızca bilim kurgu filmi konusu ve espri malzemesi olarak algılanan paralel evrenler aslında başta gökbilimciler ve sicim kuramcıları olmak üzere birçok fizikçi ve matematikçinin çok ciddiye aldığı araştırma konularından. Aralarında David Gross'un da olduğu, Nobel ödüllü bir grup bilim insanına göre paralel evrenlerin var olduğu fikri gerçekten uzak ve hiç de zarif olmayan bir fikir; Alan Guth, Andrei Linde gibi kendini bilim çevrelerinde ispatlamış bir grup gökbilimci için ise gayet doğal ve denklemlerden çıkan bir gereklilik. Eğer paralel evrenler varsa gerçeklik tahminimizden çok daha karmaşık olabilir. O zaman, benzersiz ve tek olduğunu düşündüğümüz 13,5 milyar yıllık evrenimiz çok daha büyük ve doğurgan bir yapının ufacık bir parçası haline gelebilir.

Başımızı kaldırıp hayranlıkla seyrettiğimiz yıldızların, gezegenlerin nasıl ortaya çıktıklarını, neden yapılmış olduklarını, nasıl hareket ettiklerini, enerjilerini nereden aldıklarını merak etmeyenimiz yoktur. Ancak, bu merakımızı gidermeye çalışan bilimle birazcık sorunumuz var.Gökbilim, alıştığımız, öğrendiğimiz ve zihnimizde canlandırabildiğimiz ölçü ve boyutlara pek uymuyor. Gökbilimin temel uzaklık birimi ışık yılını
günlük kullanımımızdaki ölçüye çevirince karşılaştığımız sayı yaklaşık 10 trilyon kilometre. Bize en yakın yıldızın uzaklığı yaklaşık 40 trilyonkilometre yani 4 ışık yılı. Gökadamızın Yerel Küme olarak adlandırılan “köyündeki” komşumuz Andromeda Gökadası ise 2,4 milyon ışık yılı uzağımızda. Gökadamızın köyünden çıktığımızda baktığımız her yanda böyle kümelerin oluşturduğu daha büyük gruplar görüyoruz. Her biri milyarlarca yıldızdan oluşmuş yüz milyarlarca gökada, görebildiğimiz çapı yaklaşık 14 milyar ışık yılı olan evrenin içinde dağılmış durumda.
Bu sayılar ve ölçüler evrenbilimin konusu. Bu alana baktığımızda anlamakta zorluk çektiğimiz kavramlar sadece bizim için değil bilim insanları için de çok zorlu. Binlerce yıldır akıllara takılan soruların net cevapları yok. Aşina olduğumuz ölçeklere sığdıramamamızın yanında, alıştığımız mantık kurallarına da uyduramıyoruz evrenle ilgili kuramları. Henüz Büyük Patlama ile sonsuz küçüklükte bir noktacıktan, yüz milyarlarca gökadanın çıkmasını ve muazzam boyutlara genişlemesini aklımıza kabul ettirmekte zorlanırken şişme kuramı, sicim kuramı gibi kuramlar ve çoklu evren modelleri zihnimizi çok daha fazla zorluyor. Arkadaşımız Zeynep Ünalan “Paralel Evrenler” başlıklı yazısıyla evreni anlama yolunda kafa yoranların ortaya koyduklarına yakından bakmamızı sağlamaya çalışıyor. Yazıyı okurken evrenle ilgili sorularımıza verilen bazı cevaplara yakın olmanın heyecanını yaşıyoruz. Dergimizin ekinde verdiğimiz “Gökyüzü Atlası” da sıcak yaz gecelerinde evrene açılan penceremiz olan gökyüzünü incelemek isteyenlere rehberlik edecek. Belki de sıcak gündemden ve günlük tartışmalardan uzak, evrensel olayları düşünmek, zihinsel değişiklik ve tam bir dinlenme sağlayacak. Bilimin evreni anlama yolculuğunda en büyük yardımcısı hafıza.
Yazarımız Bahri Karaçay “Beyin, Hafıza ve Hafızanın Genleri” başlıklı yazısında hafıza nasıl oluşuyor, nasıl öğreniyoruz, beyinde bir hafıza merkezi var mı sorularına cevap arıyor. Beynin bazı bölgelerinde sinir hücreleri arasındaki iletişimin bozulduğu bir hastalık olan şizofreni, yazarımız Abdurrahman Coşkun’un “Şizofrenide Moleküler Mekanizmalar” başlıklı yazısında ele alınıyor. Beden sağlığı konusunda, son günlerde adını sıkça duyduğumuz antioksidanlar konusu arkadaşımız Özlem İkinci tarafından araştırılıp yazıldı. Bulaşıcı hastalıklar bitkiler için de kâbus olabiliyor. Buğdayda sarı pas hastalığı da bunlardan biri. Arkadaşımız İlay Çelik bu hastalığı ve çözüm yollarını inceledi.
Teknoloji dünyasının popüler konularından sanallaştırma teknolojileri arkadaşımız Oğuzhan Vıcıl tarafından ele alındı.Bunların yanında “Artemis Adlı Yapay Uydunun Kurtarılışı”, “Mayın Algılama ve Tespit Teknolojileri”, “Osmanlı Biliminin Öncülerinden: Takîyüddîn” ve “Taş Yerinde Ağırdır” başlıklı yazılarımızı ve sekiz ayrı köşe yazımızı ilgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz.

Hiç yorum yok: