14.06.2014

Belirsiz Yardımıyla Yol Bulunmaz

"Yüce Olan"ın zar atmadığı fikri, herhalde Albert Einstein'ın en fazla alıntılanan sözüdür. Fakat bu sözün arkasında dini saiklerin yatmadığını belirtmek önemlidir. Einstein "Tanrı" sözünü sık sık doğa ya da evren sözcüğünün yerini alacak bir metafor olarak kullanırdı.  Dikkat çektiği nokta basit ve materyalisti. Evren kesinlikle belirlenimci kanunlara göre mi işler? Kuantum kuramının kurucu  babası olarak görülen Neils Bohr, buna kuşkuyla cevap veriyordu. Einstein'a tekrar tekrar kuantum kuramının rastgelelik üzerine kurulduğunu söylemişti. Bazı sonuçların hiçbir nedeni yoktu. "Einstein, Tanrı'ya ne yapacağını söylemeyi bırak," demiştir.
Heisenberg'in belirsizlik ilkesinde olduğu gibi, bu rastgelelik de kuantum kuramının denklemlerine yazılmış gibi görünmektedir. Merkezi denklem, yani kuantum sistemlerinde gerçekleştirilen deneyleri anlamanın tek yolu, Schröndinger'in dalga denklemidir. Bu denklem kuantum nesnelerine dalgaların niteliklerini atfeder. Kuantum dünyasıyla ilgili bir şey bilmek istiyorsak bu dalga denklemini çözeriz. Fakat bu denklemden çekip çıkarabileceğimiz tek şey bir olasılıktır. 

Kuantum kuramını gerçekten parçalayan şey budur. Kuantum kuramı doğduğunda, 1920'lerle, istatistik sağlam bir biçimde oturmuş bilimsel bir disiplindi. Termodinamik; sıcaklıkla ilgili olarak sanayi devrimi'ne eşlik etmiş olan incelemeler, istatistiğe dayanıyordu. Başka birçok bilim dalı deney sonuçlarını doğrulamak için istatistiği kullanıyordu. Fakat kuantum kuramı, sonuçlarının ancak olasılık olarak ifade edilebileceği yönündeki iddialarıyla benzersiz görünüyordu; bu yüzden Einstein'a rahatsız edici geliyordu.
Kuantum kuramı dünyayı, en temel parçacıkları ölçeğinde tanımlar. Kuantum süreçleri rastgeleyse, bu durumda her şey nihai olarak rastgeledir. 
Bohr'un bununla hiçbir sorunu yoktu; çünkü nihayetinde hiçbir seyin hiçbir özelliği olmadığına inanıyordu. Deneylerimiz ve ölçümlerimizin deneysel cihazlarımızda belli değişimler yaratacağını, bunları bir atomun momentumuna ya da bir elektronun dönüşüne tercüme edeceğimizi söylüyordu. fakat Bohr bu niteliklerin, ölçümden bağımsız olarak var olan bir şeyin yansıması olmadığını söylüyordu. Dolayısıyla Bohr'a göre deney sonuçlarının rastgele olmayan bir sonucun doğabileceği düzenli  bir nesnel gerçeklik yoktu. Onun zihniyetine göre, başka türlü olması tuhaf olurdu.
kaynak: Fizik, Michael Brooks, versus kitap, 85-86 sayfa, 2012

Hiç yorum yok: